Projeye aykırı yapılar- Müdahalenin men’i

Kat Mülkiyeti Kanunu ve yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca ortak alanlara yapılan plan ve projeye aykırı yapılar hukuk düzenince korunmamaktadır. Kural olarak projede bulunmayan yeni bir yapının inşaası için kat maliklerince oybirliği ile karar alınmalıdır. Aksi halde müdahalenin men’i davası ile karşılaşılması ve projeye aykırı yapıların yıkılması söz konusu olacaktır. Yönetimlerin bu tür durumlarda daha sonra ihtilafların yaşanmaması açısından kat mülkiyeti konusunda uzman bir avukata danışarak hareket etmeleri uygun olacaktır. Aşağıda ortak alanlarda projeye aykırı ve usulüne uygun karar alınmaksızın gerçekleştirilen uygulamalar ile ilgili örnek kararlar yer almaktadır; Yargıtay 18. H.D. 2002/2313 E. 2002/4599K. tarihli kararında projeye aykırı inşaatların oybirliği ile yapılması şartına değinilmiştir. “Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine tabi bir yapıda, projeye aykırı herhangi bir inşaatın yapılması 19.madde uyarınca tüm kat maliklerinin rızasını gerektirir. Anılan yasanın 44. maddesi hükmüne göre de ana yapıda mevcut çekme kat yerine tam kat yapılması için kat malikleri kurulunun buna oybirliğiyle karar vermesi gerekir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/18-563 E. 2011/733 K. sayılı kararında kat maliklerinden birinin kendi

Devamı...

Bonoyu Kaybeden Bankanın Sorumluluğu

Protesto veya herhangi  bir diğer sebeple (teminat, emanet vs.) bankaya teslim edilen senet kimi zaman banka çalışanlarının hatası ile kayıp veya tahrip olabilmektedir. Bu durumlarda doğru hukuki yol izlenerek senedin tahsili için işlem başlatılmalı , senedin karşılığının borçlu veya borçlulardan tahsil edilememesi halinde bankanın sorumluluğuna başvurulmalıdır. Şüphesizdir ki bu noktada bankaya senedin iadesi için gerekli başvurunun yapılması, böylece bankanın senedin iptaline ilişkin mahkeme kararını gecikmeksizin alması da sağlanmalıdır. Protesto amacıyla bankaya bırakılan bononun bankada kaybolması düşünüldüğünden çok daha sık rastlanan bir durumdur. Bu konuda uygulamada birçok davanın açıldığını, kimi zaman gerekli işlemleri sırası ile gerçekleştirmeyen tarafların haklarını almakta zorlandıklarını, kimi zaman da gecikme ve yanlış hukuki bilgilendirme sebebiyle haklarını alamayacak konuma geldiklerini görmekteyiz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1991/2382 E. 1992/9393 K. sayılı 01.10.1992 tarihli kararında bononun kaybı halinde bono borçlularına karşı talepte bulunulmadan bankaya başvuruda bulunulamayacağını karara bağlamıştır. “Davacı tarafından, davalı bankaya tahsil için verilen bononun kaybından dolayı talepte bulunabilmesi için davacının zararının gerçekleşmiş

Devamı...

Banka Havalesi – İade Talebi

Açıklamasız olarak banka havalesi ile gönderilen paranın iadesi; havalenin hukuk sistemimizdeki anlamı, ispat yükünün hangi tarafta olduğu ve eğer davalının ikrarı mevcutsa ikrarın niteliği yönlerinden incelenmesi gereken bir konudur. Banka havalesi ile gönderilen paranın karşı tarafa borç olarak gönderildiği iddiası parayı gönderen tarafça ispatlanmak zorundadır. Yazımızda havale açıklamasına “geri ödenmek üzere”, “borç vasfındadır” vs. açıklamaların yazılmadığı ve paranın açıklamasız veya “………… tarafından gönderilen” gibi havalenin niteliğini belirtmeyen açıklamalar ile gönderildiği durumlarda geri alınması koşullarına kısaca değinilecektir. Günümüz koşullarında banka aracılığı ile gerçekleştirilen ödemeler hem güvenilir hem de zahmetsiz bir yol olması sebebiyle elden ödeme yöntemine göre daha sık tercih edilmektedir. Ancak havale gerçekleştirilirken açıklama kısmı genellikle dikkatlice doldurulmamakta, taraflar bu sebeple mağdur olabilmektedir. Yargıtay’a göre banka havalesi borç ödeme amacıyla gerçekleştirilir ve aksinin ispatı yükümlülüğü havaleyi gerçekleştiren tarafa düşer. “Banka dekontunda paranın gönderiliş nedeni ile ilgili bir açıklamanın bulunmadığı hallerde, paranın mevcut bir borcun ödenmesi için gönderildiğinin, kabulü gerekir” ( Yargıtay 13.

Devamı...

Taşeron İşçilerin İş Güvencesi Sorunları

Taşeron İşçilerin İş Güvencesi Sorunları nın temel sebebi işçilerin kısa sürelerle işverenlerinin değişmesi ve birçok zaman bu değişikliklerden işçilerin kendilerinin dahi haberdar olmamasıdır. İşçilerin bu durumlarda işverenlerin yanlış yönlendirme ve baskı ile hakkın aranmasına engel olma çabalarına karşı mevcut haklarını öğrenmeleri ve bilinçli hareket etmeleri halinde haklarını elde etmeleri mümkündür. Eğer bir işçi aynı işte veya işyerinde çalışıyor fakat taşeron işverene bağlı olarak çalışması sebebiyle işverenleri sürekli olarak değişiyor ise Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre bağlı bulunduğu son işveren açısından değil aynı işte veya işyerinde bağlı bulunduğu tüm işverenler açısından çalışılan toplam süre hesaplanacak, iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı hususunda toplam süre dikkate alınacaktır. . Aşağıdaki kararda görüleceği üzere Yargıtay taşeron işçilerin ara vermeksizin farklı işverenlere bağlı olarak çalışmaları halinde iş güvencesi hükümlerinden yararlanabileceklerine hükmetmiştir. Yargıtay bu kararında son çalıştığı işyerinde 6 ayını doldurmayan işçinin aralık vermeksizin çalıştığı ve iradesi dışında işvereninin değiştiğini vurgulamaktadır. “taşeron firmalar değişmesine rağmen davacının ara vermeden

Devamı...

Rakı şişesinden çıkan sineğe 7000 TL tazminat

Geçmişte yabancı mahkeme kararlarında görmeye alışık olduğumuz tipte manevi tazminat kararları artık Türk mahkemelerinde de görülebiliyor. Tüketici mahkemesi bir kısmını içtiği rakı şişesinde sinek ölüsü bulunduğunun farkına varan tüketiciye ilgili firmanın 7000 TL manevi tazminat ödemesine karar vermiştir. Yargıtay tarafınca bozulan kararda direnen ilk derece mahkemesinin kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafınca hukuka uygun bulunmuştur. Aşağıda ilgili kararın önemli bir kısmı yer almaktadır. “Sonuç itibariyle; toplanan tüm deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, yerel mahkemenin dava konusu ürünün ( rakı ) davacı tarafça satın alındığı, bir miktar tüketildikten sonra şişede bulunan yabancı maddenin ( sinek ) fark edildiği, şişenin orijinal olduğu, bilyalı kapak sistemi nedeniyle imalat aşamasından sonra şişe içerisine yabancı cisim girmesi veya konulmasının mümkün bulunmadığı, buna göre şişedeki yabancı maddenin depolama ve dolum sırasında girdiğini kabul etmek gerektiği, ürünün ayıplı olduğu, yabancı madde reaksiyonu nedeniyle içen şahsa zarar verebileceği, davacı tarafın bir miktar tükettikten sonra yabancı

Devamı...

Sgk primlerinin eksik yatırılması

Ülkemizde işçilerin büyük bir bölümü daha yüksek ücretle çalışmalarına rağmen sigorta primleri asgari ücret üzerinden yatırılmakta veya hiç yatırılmamaktadır. Yargıtay’ın süreklilik arzetmiş kararlarına göre Sgk primlerinin eksik yatırılması, düşük ücretten yatırılması veya hiç yatırılmaması işçilerin iş akdini haklı fesih yoluyla sona erdirerek kıdem tazminatına hak kazanmalarına imkan vermektedir. İşçinin bu noktada fesih sebebini açık ve doğru şekilde işverene bildirmesi önem kazanmaktadır.  İşçilerin hak kaybına uğramamak için konusunda deneyimli avukatlardan yardım almalarını tavsiye etmekteyiz Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 17.06.2008 tarihli kararında işçinin haklı fesih hakkını açıkça kabul etmiştir; “İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi işçinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü 4857 sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkanı vardır. “ İş hukuku ile ilgili tüm sorularınız için bizimle iletişime geçin 

Devamı...